Etiketler

, , , ,

 

sensisitve-teeth.png

madem üşüyorsun, niye orada duruyorsun, ey diş!

Selam dostlar,

Bugün sizinle empatların öncelikli olarak önemsediği ama belki de bütün insanların önemsemesi gereken hassas zamanları konuşacağım.

Hassas zamanlar derken, şu an içinde bulunduğumuz ülke-dünya çapındaki kırılgan yapıyı kastetmiyorum, elbette her şey şu ara hassas zamanlara konu olabilir vaziyette ama benim anlatmak istediğim şey tamamen enerjisel.

Belki siz de fark etmişsinizdir, bazı zamanlarda daha hassas oluyoruz. Bazı zamanlarda daha kırılgan oluyoruz. Bunlar tamamen doğal haller o yüzden bunları bilip, bu anlarda sizi etkileyecek her türlü şeyden uzak durmalısınız.

Hassas zamanlar konusuna şunlarla bir başlangıç yapabiliriz: 

  • Uyuduğunuz ve yeni uyandığınız anlar
  • Uzanıyor olduğunuz anlar
  • Aç olduğunuz anlar
  • Yorgun olduğunuz anlar
  • Yeni Ay’ın 5 gün öncesi ve 5 gün sonrası
  • Dolunay’ın 5 gün öncesi ve 5 gün sonrası
  • Yemek yediğiniz ve su içtiğiniz anlar
  • Mutsuz olduğunuz anlar
  • Sinirli olduğunuz anlar
  • Kalbinizi açtığınız anlar

Şimdilik bu kadar yeter sanırım.

Bir de bunların üzerinden geçelim. Bazıları garip gelmiştir, daha açık ifade etmem gerekir.

3726-couple_bed_sleep-1296x728-header.jpg

Uyuduğunuz ve yeni uyandığınız anlar: 

Nasıl ki fiziksel beden uyurken gevşeyip eklemlerden açılıyorsa, enerji alanınız da aynı şekilde olabildiğince yeryüzü ve gökyüzü enerjilerinden beslenebilmek için -uykunuzu alabilmeniz için- yapısını daha alıcı konuma getiriyor. Böyle bir durumda, nerede uyuyor olduğunuz başlı başına büyük önem taşıyor. Çünkü bu, yatağınızın etrafındaki nesneler veya insanlardan alıcı konumda olduğunuz bir zaman.

Örneğin, yatağınızın yakınında cep telefonu varsa yaydığı radyasyon, enerji alanınıza gündüz olduğundan daha güçlü nüfuz ediyor. Ama diyelim, size hitap eden, size iyi hissettiren bir kitap, bir insan, bir kristal varsa gece boyunca o şeyin aurasıyla temas halinde oluyorsunuz ve enerjisel anlamda daha desteklenmiş kalkıyorsunuz.

Tabi yanımızdaki insan mevzubahis olduğunda biraz değişiklik gösterebiliyor durum, çünkü bütün insanlar olarak enerji alanlarımız ne kadar açılmış ve alıcı olsa da, uyurken hala çevremize kendi elektromanyetik frekansımızı saçıyoruz. Bu frekans, basitçe tanımlarsak duygularımızı taşıyor. Dolayısıyla da yanınızdaki kişinin duygusal dünyası sizi etkileyebiliyor. (Siz de onu etkilemiş oluyorsunuz.)

O yüzden, bunu özellikle aynı yatakta yatan çiftler için söylüyorum, aranızda bir sıkıntı olduğunda aynı yatakta yatmayın. Olumsuz duygunun her ikiniz için de hafiflemesine izin verdikten sonra yan yana uyuyun. Aksi halde, ikinizin de duyguları olumsuz bir çorba oluşturarak gece boyu size musallat olabilir. Şayet mecbursanız ve siz kendi duygularınızı toparlamış olmanıza rağmen yanınızdaki toparlayamamış ise, o zaman siz gece boyunca uyurken bile, enerji alanınızın onu sevginizle kucaklamasına niyet edin.

Gece alanınızı olumlu anlamda desteklemesi için yanınızda olmasını önerebileceğim şeyler:

  • Kuvars kristali
  • Selenit taşı
  • Lepidolit taşı
  • Mini bir sukulent
  • Kuru şifalı bitkiler (bilhassa lavanta, adaçayı, limon kabuğu)

Peki bunu anladık. Neden uyandığımız anlar da hassas zaman? 

Uyandığınız anlarda, enerji alanınız hala kendisini salmış, gevşemiş durumda oluyor. O yüzden, uyanır uyanmaz daha yataktan kalkmamışken, hemen (özellikle olumsuz) düşüncelere dalmayın, hemen telefona sarılmayın, dediğim gibi ekstra tesir alırsınız. Telefondan almasanız bile, kötü bir mesaj ya da görselle karşılaşırsanız gün boyu üstünüzden bu olumsuz duyguyu-düşünceyi atamayabilirsiniz, atsanız bile güne kötü başlamanıza neden olursunuz. Öncelikle enerji alanınızın tekrar harekete geçmesine, akışın dengelenmesine izin vermelisiniz. Bu da en azından yataktan kalkarak, elinizi yüzünüzü yıkayarak, bir bardak su içerek mümkün olabilir.

81841333-woman-lay-down-on-the-beach-with-beautiful-beach-background-paper-art-style-vector-illustration.jpg

Uzanıyor olduğunuz anlar

Aslında insan denilen şey, daha komplike duyguları olan bitkiden başka bir şey değil (ki laf aramızda, bitkilerin de duyguları var). Neden derseniz, insanın enerji sistemi de gökyüzünden almak ve yeryüzüne vermek şeklinde işler. Biz gücü-enerjiyi yemekten alıyoruz gibi görünsek de, asıl sistemi işleten güç, her yerden varlığımıza akan kozmik enerjiden gelir. Ve bu akışın en sağlıklı şekilde işlediği anlar, oturduğumuz ve ayakta durduğumuz anlardır. Çünkü kozmik enerji tepe çakradan girer ve yere değen ayaklarımız vasıtasıyla da yeryüzüne köklenir. Bir ağaçta gördüğümüz şeyden farkı var mı bunun, yok.  Eğer siz, ağacın köklerini topraktan çıkarıp toprağın üzerine yan yatırırsanız ne olur? Yavaş yavaş artık yaşam enerjisiyle beslenememeye başlar, yapraklarını döker sonra içindeki kıvılcım söner. İnsanda da buna benzer işler süreç, ama tabi bu kadar dramatik değil, çünkü bizim köklerimiz daha çok soyut düzlemde mevcut, o yüzden somuta etki etmesi zaman alabiliyor.

Bize olabilecek şey sınırlı, uzanırken kaynakla bağlantıyı sadece kısa süreliğine kesmiş oluyoruz ve henüz uyku halinde olmadığımız için de enerji alanımızı açıp teslim durumunda da olmuyoruz, dolayısıyla o anlarda o zamana kadar toplanılan enerjiyle sınırlı  kalıyoruz. Eğer bu sınırlı enerji anlarında, aşırı duygular ile enerji kaçağı yaratır ya da kendinizi dışarıdan olumsuz şeylere maruz bırakırsanız daha sert şekliyle etkisini hissedersiniz. Bunun olmaması için tek yapacağınız şey, enerji kaçağı yaptığınız anlarda (yapmasanız daha iyi tabi) oturmak ya da ayakta durmak (yere paralel durmayıp dik bir pozisyona geçmek).

Şöyle bir tavsiyem olabilir, depresyonda ya da üzüntü halinde olduğunuz anlarda genel olarak dik oturun ve çok az uzanın.

Ayrıca olumsuza olduğu kadar olumlu tesirlere de açık olunduğu için hasta ziyaretleri çok önemlidir; uzanan bir kişiye sevginizi ifade etmeniz sevginizin tesirini arttırır, kişiyi daha çok etkiler. Bu hasta örneğinde dua açısından da önemlidir. Enerji terapilerinin hastanın yatırılması suretiyle yapılması da tesadüf değildir.

Why-Does-Diabetes-Make-Me-So-Tired-1440x810.jpg

Aç olduğunuz ve yorgun olduğunuz anlar

Bunlar aslında birbirine çok yakın şeyler çünkü her ikisinde de beden, fiziksel güç bataryasından harcamış durumda. Bu yazıda enerjisel yaklaşım benimsediğim için garipseyebilirsiniz ama fizik beden de esasında enerji bedenin bizim görebildiğimiz bir tezahürüdür. O yüzden fiziksel bedenin zayıf düştüğü anlar -buna hastalık da dahil- duygusal ve ruhsal enerjinin zayıf düştüğü anlara gebedir. Fiziksel bedeni güçlendirmek, diğer iki bedenin daha sağlıklı olmasını sağlar.

Zayıf anlarında, kimseye bir şey için söz vermemeniz çok önemli. Hiçbir konuda karar vermemelisiniz, hatta mümkünse düşünmeyin bile, çünkü yanlış karar alma olasılığınız böyle anlarda çok artar.

O yüzden, bu anlarda karar vermek ya da bir şeyler için kendinizi daha çok yıpratmak yerine kendinizle ilgilenin. Şayet bir şey verme ihtiyacı duyuyorsanız, vericilik duygunuz had safhadaysa, kendinize verin; sevgi, şefkat, anlayış, affetme ile size hizmet eden bu bedene iyi davranın.

Ekran-Alıntısı.png

Yeni Ay’ın 5 gün öncesi ve 5 gün sonrası

Yeni Ay denildi mi benim için akan sular duruyor, bu listenin içinde en önemli madde nedir diye sorsanız hiç tereddütsüz bunu işaret ederdim, çünkü en azından benim için hassasiyetin had safhaya ulaştığı çok önemli bir zaman dilimi.

Bu dönemlerde, sezgileriniz iyice yükselişe geçebilir, insanlara daha derin analizler yapabilirsiniz ya da duygularınızla daha çok (yapıcı anlamda) yüzleşebilirsiniz. Bunlar iyi tarafları. Ama bir de limoni tarafı var ki bunu zaten hepimiz biliyoruz, “etraftaki sıkıntılı havanın kokusunu almak”

Yeni ay zamanları, dolunay gibi büyütme/abartma etkisine sahip olmasa da, olanı daha yoğun algılamamızı sağlar. Geçmişe dönüşler yaşatır, kendimizle yüzleştirir. dolayısıyla enerjimiz daha açıktır, daha alıcıdır.

Bu zamanlarda enerji alanınızı besleyecek pratikler yapmanız önemlidir. Olumsuz düşünürseniz, daha çok zararını görürsünüz belki ama, iyi beslenmenizin de, spor yapmanızın da daha çok faydasını görürsünüz. Yani kendinizi her neyle beslerseniz, o şeyin üzerinizdeki etkisini daha net hissedersiniz.

Tavsiyem Yeni Ay Sürecinde: 

  • Bol su için.
  • Bol meyve yiyin.
  • Et ve hamur işi yemeyin. Hafif beslenin.
  • Spor yapın.
  • Nefes egzersizleri yapın (Basitçe 4 saniye al, 4 saniye tut, 4 saniye ver şeklinde yapılabilir)
  • Dingin/içe döndürücü müzikler dinleyin.
  • Bitki çayı için. (Yaz çayı: nane, hibisküs – 1 gece boyu dolapta-soğuk demleme. Kış çayı: ıhlamur, gül; 10 dk sıcak demleme süresi)
  • Meditasyon yapın ve duygularınızla yapıcı niyetlerle yüzleşin. 
  • Merkezlenme pratikleri yapın. (mükemmel bir fırsat)

wolf-white-drawing-moon-wallpaper.jpg

Dolunay’ın 5 gün öncesi ve 5 gün sonrası

Dolunay demin de bahsinin geçtiği gibi büyütme/abartma etkisine sahip. İçinizdeki  olumlu duygular kabarabilir, daha heyecanlı ve güçlü hissedebilirsiniz.

Şunu belirtmeliyim, Ay’ın olumsuz bir etkisi yok aslında, onun yerine tamamen etkilediği insana göre sonuç veriyor. Tıpkı su gibi. Girdiği kaba göre şekil alıyor.

Mesela kişi o dönem çok gergin ve mutsuz ise dolunayın etkisiyle çok daha gergin, patlamaya hazır bir psikolojinin etkisi altına giriyor.

Dolunay dönemlerinde suç oranlarının ve kazaların arttığı bilimsel istatistikler ile de kanıtlandı.

Dolayısıyla, bu dönemde bunun bilincinde olarak, atılacak adımlara, konuşulacak insanlara, gidilecek mekanlara karar vermek çok önemli.

Bu dönemde, yeni ayın tam tersine verici bir doğaya sahibiz. Duygularımızı ifade etmek istiyoruz ve içimize eseni yapmak istiyoruz.

Şayet siz içinizdeki duyguya hakim olmakta zorlanan biriyseniz , dolunay dönemlerinde geri çekilmek, kendinizle kalmak iyi bir seçim olur. Ama pozitif duyguları baskın biriyseniz, topluma karışmak kendinizi daha güçlü ve motive hissetmenizi sağlayabilir.

Tavsiyem Dolunay Sürecinde: 

  • Pozitife odaklanın.
  • Tartışmalara girmeyin.
  • Geçmişten gelen duygulara kapılmayın – duygularla yüzleşmeyin.
  • Daha az su için.
  • Daha çok lifli ve baharatlı gıdalar tüketin. (Acı hariç)
  • Sevdiğiniz insanlarla daha çok ilgilenin. Diğer kişilerdense sevdiklerinize ağırlık verin.
  • Akşamları tütsü ve mum yakın.
  • Olumlu duygularınızı dışa vuran müzikler dinleyin.

Yiyip içtiğiniz anlar

Buradan itibaren kısa geçeceğim, yoruldum yaz yaz. : )

Yiyip içtiğimiz anlar, alıcı devrelerimizi açtığımız anlardır diyebiliriz basitçe ve bu anlarda kötü bir haber izliyorsak ya da sofrada olumsuz-can sıkıcı bir konu konuşuyorsak, oradaki enerjiyi yemekle birlikte yutmuş oluruz. Bu hem yemekten gelen faydayı sınırlar, hem de kendimize boş yere zarar veririz.

Mutsuz ve üzgün olduğunuz anlar

Yorgun olduğunuz anlarla benzerdir. Açıklamaya gerek yok.

13645089_10210020610212684_1727894462482202846_n

Kalbinizi açtığınız anlar

Kalbinizi açtığınız anda bulunduğunuz mekanın, etrafınızdaki insanların enerjisini ölçüp tartın. Eğer orada olumsuz bir tesir söz konusuysa ve siz bu tesiri kaldıramayacağınızı hissediyorsanız o mekanda kalbinizi açmayın.

Buna basit bir örnek: Arkadaşınızla bir kafede buluştunuz ve arkadaşınıza olan sevginizden dolayı kalbiniz genişledi ve alanınız açıldı. Eğer bunu kontrol etmezseniz, o alana diğer insanların alanı karışır ve alanı karışan insanlar şayet sıkkın, üzgün ya da karanlık kişiliğe sahipse, ortam da çok aydınlık sayılmıyorsa kendinizi sıkışmış hissedersiniz.

Ama enerji alanınız ve sevginizin gücü bu tesirlerin hepsinden güçlüyse hepsini eritebilir ve siz o mekana ışık olabilirsiniz, bunu da unutmayın.

Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar.

Yolunuza ışık olsun.

**

Yeni yazı için motive olmamı istiyorsanız lütfen yorumlarınızı esirgemeyin ve
konu üzerine sorularınız ya da önerilerinizi es geçmeyin.

Sevgiyle.

Telif Hakkı © 2018 Empat Hayat. Tüm Hakları Saklıdır. Bu materyalin tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak, telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://empathayat.wordpress.com) ile beraber kopyalanmasına ve dağıtılmasına izin verilmiştir.